Monday, September 10, 2012

Konser: Red Hot Chilli Peppers - 8 Eylül 2012

Aylar öncesinde başlayan Red Hot Chilli Peppers heyecanı, bu cumartesi 8 Eylül'de sona erdi. Bu şekilde insanların hasretle beklediği çok az müzik grubu var. Özellikle benim kuşağım için RCHP çok şey ifade ediyor. Yabancı müzik kanallarının ve kliplerin yeni yeni görüldüğü ortaokul-lise yıllarımda RCHP Californication isimli animasyon videosuyla bomba etkisi yaratmıştı. Rock müzik dinleyen dinlemeyen herkesin ilgisini çekmişti. İnternetle yeni tanıştığımızı, İngilizceyi öğrenmeye çalıştığımızı, şarkı sözlerini internetten bulup çıktı alıp tenefüslerde tercüme etmeye çalıştığımızı hatırlıyorum. Bir de tabii tek tek mp3'leri Napster'den bulmaya çalışmalarımızı unutamam.

Bu nostaljik hissiyatla RCHP biletleri çıkar çıkmaz elim kredi kartıma gitti. Kategori 1'den bilet aldım. Konser zamanı yaklaştıkça promosyonlar arttı, bedava biletler, karaborsacılık, bilet arayanlar satmaya çalışanlar, her zamanki gibi "bitti" denilen biletlerin tekrar piyasaya sürülmesi... "Aracınızla gelmeyin, doğru kapıdan girin, izdihama yol açmayın, serevisleri kullanın" gibi eğitici öğretici uyarıları haftalardır sosyal medyadan okuyorduk. Ne zamandır başka konu yoktu kısacası.

Sonunda cumartesi geldi çattı. Konser Santral İstanbul'daydı ve yine alanda içki satışı yoktu. İçkiye düşkün değilim, çoğu zaman konser alanlarında içki içmem, zaten pahalıdır, tuvaletler sıkıntılıdır vs... Fakat birisi gelip bana "içemezsin" dediği anda sigortalarım atıyor. Böyle bir özgürlük kısıtlamasına izin vermemizi aklım almıyor. Bu konuda çok sinirliyim. İçkinin sigaranın zararlarını anlatmak yasaklamaktan geçemez. Zaten yasaklayamıyorsunuz, o "mahallesinde içki içilsin istemeyen" Eyüplüler alanın kapısında 7,5 TL'den bira satıyor, bira tenekeleri yerlerde, millet sokaklarda içiyor. Daha mı hoş şimdi bu manzara? Bu ne saçmalık?!

Herneyse... Arkadaşlarla buluş, önceden bira iç derken saati 18.00-19.00 civarına getirdik. Taksim'deki servis kuyruğunu görünce taksiye binmek istedik. Bu arada alandaki arkadaşımızdan öğrendik ki öngrup Athena çıkmış. Fakat biz taksi bulup, o trafikte alana varana kadar Athena inmişti bile sahneden. Zaten daha önce Athena'yı yeterince izlediğim için üzülmedim buna. Girişte bir izdiham... Bir kargaşa vardı ki sormayın! İtişerek doğru kapıyı bulmaya çalışmalar... Bulduk kapıyı giriyoruz; Ne biletime baktılar ne çantama... İçerde içki satma ama çantamdakinden haberin yok? Ben namuslu vatandaş olarak içeri almazlar diye su bile almamıştım, bu ortamlarda kendimi enayi hissediyorum ister istemez!

Konser 21.30-21.45 gibi başladı. Sahne, müzik, gidişat harikaydı. Şarkı seçimleri de gayet iyiydi, çoğu kişi beklediği birkaç şarkının da çalınmasını arzu etmiş ancak o birkaç şarkı olmasa da olurdu. Normalde herkes RCHP'ın konser performansları için kötü der. Solist rezalet söylüyor, şu oluyor bu oluyor. Öyle bir şey yoktu. İlk kez İstanbul'a gelen bir gruptan beklediğimiz her şeyi verdiler. Ayrıca Türk Bayraklı tişört giyip, İstanbul'a iltifat etme klişesini de uyguladılar. Fakat... Ben aslında sahneyi hiç görmedim ki... Santral İstanbul bu kalabalığı kaldıramadığından tamamen ekranlardan seyrettik konseri. Sadece ben değil, yanımdaki uzun boylu erkek arkadaşlar da göremedi. Benim minikliğimden değil yani bu durum.

Grup elemanlarından Flea'nın "Ezanı çok sevdim her gün duyabilsem keşke" tarzı lafına Egemen Bağış tweet atarak "yaa işte bizim ezan böyledir" tarzında bir cevap verdi. Bunun bir adım ilerisi zaten "Neil Amstrong da Ay'da ezan duymuş" kafası... Gün geçmiyor ki ülkede komik beyanat olmasın. Bir diğer kafama takılan da bu adamların da Boğaz'a "Nehir" demesi. Artık nasıl tanıtımdan uzaksak, Dünya'nın yegane Boğaz'ını öğretememişiz. Yada... Acaba bu da "Türk'ün harikalığı" konulu bir kandırmaca mıydı? Coğrafya dersindeki "Jeopolitik önem" konu başlığı yalan mıydı? Aslında Boğaz bir nehir mi? Yabancılar söyleye söyleye bizim Boğaz olacak bir dere. Kendimden şüphe eder oldum.

Bir şarkıda İlhan Erşahin'i davet ettiler saksafonla eşlik etti. Bu da bizim için gurur verici bir an oldu. Fakat seyirci birasızlıktan mıdır, lise yıllarını unuttuğundan mı, baya ruhsuzdu. Önlerde çıldıran turist izleyiciler dışında dans eden coşan yoktu.

Sonuç: Grup turne kapsamında olduğumuzdan bize de diğer ülkelerle aynı değeri vermiş, sahne, müzik, profesyonellik güzel. Fakat kabalık, sahneyi görememe, alana gidememe alandan çıkamama, sonrasında sosyal medyadaki eleştirilere "Salaklar yurtdışında da kimse eve gidemiyor ne var yani" şeklinde cevap veren organizatörler... Çıkışta normalde 20 TL yazacak mesafeye "kişibaşı 10 TL" isteyen ve müşterileri reddeden taksiciler... Yetersiz otobüs, dolmuş... Mide bulandırdı. Paranla rezil olmak buydu herhalde. Eve geldiğimde yolun büyük kısmını yürümekten belim ağrıyordu. Gece saat 3'tü. Oysa konser 12'de bitmişti.

RHCP da izledik... Bu da tamam. Rock müziksever uslanmaz... Seneye bir de AC/DC rezaleti yaşasak istiyoruz yine de...

1 comment:

  1. ahaha bayaa farklı olmuş yazılar :D
    ama bi kere konsere gitmene çok sevindim!!

    ben katagori 1de olsam aynen böyle olurdu dediğin gibi göremezdim sahneyi ve eve gidiş daha zor olurdu ama benim şansım önde olmamdı ve boş olmasıydı. herkes durgundu o ayrı :(

    bence süperdi performansları!

    Türk Bayrağı olayı ise şahaneydi. İlhan'da öyle. gururlandık bayaa ve athena'yı ben de daha önce biçok kez izlemiştim ama böyle performanslarını daha önce hiç görmemiştim o yüzden onu kaçırmana yine de üzüldüm :(

    neyse bakalım önümüzdeki konser maceramız ne olucak acabaa :)

    ReplyDelete